Teknolojik gelişmeler, ülkeler, ekonomiler, finansal piyasalar ve işletmeler arasında hızlı bir yakınlaşmaya neden olurken, bu dinamik değişim, paydaşların denetim beklentilerini de köklü şekilde değiştirmiştir. Günümüz iş dünyasında, sadece bağımsız denetim hizmetleri değil, aynı zamanda çevre, sosyal ve yönetişim (ESG) konularına dair güvence hizmetleri de büyük bir talep görmeye başlamıştır. Bu doğrultuda, sürdürülebilirlik alanında güvence denetimi kavramı giderek daha fazla önem kazanmaktadır.
Sürdürülebilirlik raporları, işletmelerin çevresel ve sosyal etkilerini ve bu etkilerin yönetimini şeffaf bir şekilde ortaya koyarken, raporlarda sunulan bilgilerin doğruluğu ve güvenilirliği yatırımcıların ve diğer paydaşların karar alma süreçlerini doğrudan etkileyen kritik faktörlerden biridir. Özellikle, çevresel ve sosyal risklerin işletmelerin finansal durumu üzerindeki potansiyel etkilerinin belirginleştiği bir ortamda, sürdürülebilirlik raporlarının güvenilir ve doğrulanabilir bilgilere dayandırılması, güvence denetimlerinin önemini artırmaktadır.
Bağımsız üçüncü taraflar tarafından yürütülen güvence denetimleri, raporlarda yer alan bilgilerin doğruluğunu, geçerliliğini ve şeffaflığını artırarak işletmelerin güvenilirliğini ve raporlarının değerini yükseltir. Bu bağlamda, sürdürülebilirliğe ilişkin güvence denetimi, raporlanan bilgilerin doğruluğunu ve paydaşlar tarafından güvenilirliğini sağlama amacı güder. Bu süreç, denetçinin yeterli ve uygun kanıtlar toplayarak sürdürülebilirlik raporunda yer alan bilgilerin makul ya da sınırlı güvence sağlama düzeyine uygun olup olmadığını belirlemesine olanak tanır.
Avrupa Birliği başta olmak üzere, birçok ülkede sürdürülebilirlik raporlamasına yönelik güvence denetimlerinin gönüllülük esasına dayalı uygulamadan zorunlu uygulamaya geçtiği gözlemlenmektedir. Güvence denetimlerinin zorunlu hale getirilmesi, işletmelerin sadece çevresel ve sosyal etkilerini iyileştirmelerini değil, aynı zamanda iç kontrol süreçlerini, veri toplama sistemlerini ve yönetişim yapısını da gözden geçirerek uzun vadeli kurumsal faydalar elde etmelerini sağlayacaktır.
Bu bağlamda, Türkiye’de 05 Eylül 2024 tarihinde yayımlanan Karar ile sürdürülebilirlik raporlamasına ilişkin güvence denetimlerinin zorunlu hale getirilmesi, bu alanda atılan önemli bir adımı temsil etmektedir. İlk aşamada sınırlı güvence sağlayacak olan bu denetimlerin ilerleyen süreçlerde makul güvenceye dönüşmesi öngörülmektedir. Bu süreç, GDS 3000 ve GDS 3410 standartlarına uygun şekilde yürütülecek olup, denetim sonuçları paydaşlara güvenilir bilgiler sunacaktır.
GssTurkey olarak, sürdürülebilirlik raporlamasında güvence denetimlerinin iş dünyasına ve paydaşlara sağlayacağı katkılar hakkında farkındalık yaratmayı amaçlıyoruz. Bu denetimlerin sadece yasal bir gereklilik olmasının ötesinde, işletmelerin çevresel, sosyal ve yönetişim performanslarını iyileştirmeleri için güçlü bir araç sunduğunu vurgulamak istiyoruz. Güvence denetimleri, işletmelerin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmasında kritik bir rol oynayacak ve paydaşlar arasında güven inşa edecektir.
Siz de işletmenizin sürdürülebilirlik yolculuğunda doğru adımları atmak ve raporlamalarınızın güvenilirliğini artırmak için GssTurkey’in uzman güvence denetim hizmetlerinden faydalanabilirsiniz.