Sürdürülebilir turizm denildiğinde akla ilk gelen genellikle çevre dostu uygulamalar, doğayı koruyan politikalar ve plastikten kaçınmak oluyor. Oysa ki bu kavram yalnızca doğayı değil, insanı, kültürü ve ekonomiyi de kapsayan çok daha geniş bir yaklaşımı temsil eder.
Sürdürülebilir turizmin temeli; çevresel, sosyal ve ekonomik sürdürülebilirlik olmak üzere üç ana başlıkta toplanır:
Doğal kaynakların korunması
Atıkların azaltılması ve geri dönüşüm
Enerji ve su tasarrufu
Karbon ayak izinin düşürülmesi
Yerel halkın haklarına saygı
Kültürel mirasın korunması
Adil iş gücü uygulamaları
Kadınların ve gençlerin istihdamı
Yerel işletmelerin desteklenmesi
Turizm gelirinin adil dağılımı
Uzun vadeli ekonomik kalkınma
Bir otelde kaldığınızda o otelin elektriği nereden geliyor? Kullanılan sabunlar yerel mi, ithal mi? Çalışanlar sigortalı mı, adil şartlarda mı çalışıyor? Bu sorular doğa korumanın çok ötesinde, insan odaklı sürdürülebilirliğin temelini oluşturuyor.
Seyahat ettiğiniz yerde yerel halkın geleneklerine saygı göstermek, sadece ‘kibar’ olmak değil; aynı zamanda kültürel sürdürülebilirliğin bir gereğidir. Turistlerin gösterdiği saygı, yerel değerlerin kaybolmamasına katkı sağlar.
Sürdürülebilir turizm, yalnızca çevreyi korumak için değil, ziyaret edilen toplulukların da haklarını gözetmek ve uzun vadeli ekonomik fayda sağlamak için uygulanmalıdır.
Doğaya saygılı olmak önemlidir; ancak yeterli değildir. Sürdürülebilir bir gezgin, aynı zamanda bilinçli bir dünya vatandaşıdır.